DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 2045672-2.50596%
İstanbul
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:07

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

Ekrem İmamoğlu’ndan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a: “Kendi kazanırsa ‘demokrasi, milli irade’; başkası kazanırsa…..

Ekrem İmamoğlu’ndan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a: “Kendi kazanırsa ‘demokrasi, milli irade’; başkası kazanırsa…..

ABONE OL
Şubat 27, 2024 19:37
Ekrem İmamoğlu’ndan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a: “Kendi kazanırsa ‘demokrasi, milli irade’; başkası kazanırsa…..
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kamera Sistemleri Fiyatları
Kamera Sistemleri Fiyatları

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Güngören Belediye Başkan adayı Yüksel Yalçın Güngören’de halkla buluştu. İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, dün doğum gününde, benim için, ‘Bu şahıs, nasıl olduysa yanlışlıkla bu görevi aldı’ dedi” hatırlatmasında bulunan İmamoğlu, “Erdoğan’ın demokrasi anlayışı tam da bu. Kendi kazanırsa demokrasi, milli irade; başkası kazanırsa yanlışlık! Asıl mesele ne biliyor musunuz? Ülkemizde, 15 Temmuz 2016 gecesi tanklarla, tüfeklerle hain bir grup, milli iradeye el koymak istedi değil mi? Hatırlayın, 252 vatandaşımızı kaybettik. Onların direnciyle milletimiz, milli iradeye darbe yapılmasına karşı durdu. Darbe, sadece illa tankla, tüfekle olmaz. Darbe, iktidara hakim gücün, anayasal kurumları etkisi altına olmasıyla da olur. 6 Mayıs 2019’da ne yaptılar biliyor musunuz? Milli iradeye darbe yaptılar, darbe. Peki ne oldu biliyor musunuz? 15 Temmuz’da millet, darbecilere karşı nasıl karşı durduysa, 23 Haziran’da da 806 bin oy fark atarak, demokrasiye sahip çıktılar. İşin özü bu. 806 bin oy farkı olunca, hatırlayın Sayın Cumhurbaşkanı üç gün ortadan kayboldu. Bu 31 Mart’tan sonra ne olacak biliyor musun? En az iki hafta göremeyeceğiz onu. Herhalde iki hafta külliyeden çıkmaz” dedi.

İmamoğlu, CHP Güngören Belediye Başkan adayı Yüksel Yalçın ile birlikte ilçe turu yaptı. İmamoğlu ve Yalçın, Güngören’de ilk olarak, Merter Sanayici ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) üyeleriyle bir araya geldi. Dernek ziyaretinin ardından seçim otobüsüyle ilçe turuna başlayan İmamoğlu’na, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da eşlik etti. Vatandaşlar, Mehmet Nesih Özmen Mahallesi Zafer Caddesi ve bağlantı yollarında ilçe turu atıp, kendilerini selamlayan İmamoğlu ve Yalçın’a sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu çifti, Halkı selamlamanın ardından Merkez Mahallesi İkbal Sokak üzerindeki “Köyiçi Kebapçılar Bölgesi”nde esnaf ziyaretleri yaptı. Vatandaşlar, yoğun ilgi gösterdikleri İmamoğlu çiftiyle anı fotoğrafları çektirdi.

Güngörenlilere seslenen İmamoğlu şunları söyledi:

“İNSANLARIN MEMNUNİYETİNİ EN ÜST SEVİYEDE TUTARAK İŞLERİMİZİ BİTİRME GAYRETİ İÇİNDE OLDUK”

Biz çocuklarımızın, gençlerimizin, bebeklerimizin bu şehrin öğrencilerinin, kadınlarının, annelerin, bebeklerin her birinin tek tek yanında olmaya gayret ettik bundan sonra da daha güçlü bir şekilde yanlarında olacağız. Hiç kuşkumuz olmasın. Ben 90 yılından itibaren yollarım Güngören’le kesişti. Daha önce de geliş gidişlerim var ama Güngören’de işyerim oldu. Buradaki işyerimizle birlikte insanlarımıza burada merhaba demeye başladım. Lokantamda insanlara güzel lezzetli yemekler sattım. İnşallah memnun etmişimdir o gelen lokantamıza misafir olan hemşehrilerimi çok güzel anılarım var. Açıkçası bir nebze de eşimle de Güngören’de tanıştım diyebilirim. Biz hayat yolculuğuna bir nevi Güngören’den yola çıktık. Güngören’in bizim kalbimizde özel bir yeri var. Onun için sizler benim çok can komşularımsınız. Güngören’de hızlıca mezbahanın dönüşümünü bitirmiştik. Projesinde değişiklikler yaptık. İçine çok güzel bir kütüphaneyi, bir kreşi daha sonra kreş sayısını ikiye çıkardık. Hem Gençosman’da hem Tozkoparan’da daha fazlasını yapacağız Güngören’e göreceksiniz. Burada iki otoparkı hizmete açtık. Teknoloji atölyesini, mahalle evini, yine Güngören Meydanı’nı toparlıyoruz. Gençosman Mahallesi’nde özellikle yıkılmış olan Doğankent Sitesi’yle ilgili kentsel dönüşümümüz bitmek üzere mart ayında vatandaşlarımız. Oradaki tapularını teslim edeceğiz. Her işimizi başlarken nasıl başlıyorsak, bitirirken de insanların memnuniyetini en üst seviyede tutarak işlerimizi bitirme gayreti içinde olduk.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM İLGİLİ OY AVCILIĞI YAPMADIK BU KONUDA İNSANLARI DUYGULARINI İSTİSMAR ETMEDİK”

Bakın bütün İstanbul’un ihtiyaçlarını giderirken çok özenli davrandığımız işlerimiz var. Bu dönemde yoksullukla mücadele ediyor insanlarımız. Emeklilerimizin durumu ortada. Dar gelirlilerimizin durumu ortada. Özellikle özellikle artık hane halkının geliri çok büyük oranda açlık sınırının altında biz de. Bu dönemde bu sıkıntıyı, bu yokluğu gördükçe özellikle sosyal yardımları en üst seviyeye tırmandırdık. Ama bu şehirde özellikle sosyal destek alan vatandaşlarımızın, hanelerimizin sayı neredeyse 14 bini geçti. Yine aynı zamanda biz bütün biliyorsunuz İstanbul’da 100 bin öğrencimize bu sene üniversite bursu verdik. 7 bin 500 lira verdik. Seneye bu 100 bin gencimize vereceğimiz üniversite bursunu 15 bin lira olarak ilan ettik. Aynı zamanda eğer bir haneye tek emekli maaşı giriyorsa o hane için yılda 10 lira pazar desteği vereceğiz. Emeklilerin de yanında olacağız dar gelirlilerin de yanında olacağız. Kentsel dönüşümü çok önemsiyoruz. Az önce Yüksel Başkanım sizinle burada tanıştı. Yüksel başkanımızın şu anda kurduğu en önemli masalardan bir tanesi kentsel dönüşüm masası ve bu masada çok özenli bir çalışmayı hem KİPTAŞ ile büyükşehir belediyemizin diğer birimleriyle çalışıyor. Bu konuda oy avcılığı yapmadık insanların duygularını istismar etmedik bu ciddi yaklaşımımızla büyük bir atılım yaptık.

“BİZ SİZE 650 BİN KONUT YAPACAĞIZ DİYE SİZİ ALDATMIYORUZ”

Tüm riskli yapılara sabit, taksitli ödeme desteği bundan önce de sunduk bundan sonra sunmaya devam edeceğiz. Bakın dar gelirli vatandaşlarımıza ait 50 bin riskli konutun inşaat maliyetinin yüzde 60’nı belediye olarak biz karşılayacağız kentsel dönüşümde. 50 bin riskli konut içinde dar gelirli emeklilerimize ait olan konutlarının inşaat maliyetini dar gelirli sınıfında ise yüzde 65’ni yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak biz karşılayacağız. 25 semtte yerleri belirlenmiş 20 bin yeni konutun yapımına başlayacağız. Biz size 650  bin konut yapacağız diyerek sizi aldatmıyoruz yapılacak şeyi söylüyoruz. 40 semtte 60 bin konutta eğer güçlendirmeyi tercih ederek yapılarını güçlendirmek isteyen vatandaşlarımız olursa onların da güçlendirme süreçlerine destek olacağız. Kentsel dönüşüme giren vatandaşlarımızla sabit taksitle iki yıl vadeli faizsiz ödeme desteğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak biz sunacağız. Sadece ev sahiplerine değil, bakın bunu ilk biz başlattık kiracılara da 7 bin lira ek kira desteği vereceğiz, kiracılara da. Şimdi kiracıyı biz kapıya atamayız ki bina yıkılacaksa. Ev sahibi ve kiracı tüm emeklilere kentsel dönüşüm sürecinde ise ayrı bir destek sunuyoruz. Onların desteği dokuz bin lira olarak kira desteği vereceğiz. Emeklilere 9 bin lira. Bizim şimdi bu göreve talip olan anlayış. Farklıyız, gerçek ihtiyacı tespit eder, gerçek ihtiyaç üzerinden konuşuruz. Ne aldanırız, ne aldatırız. Memleketin kurumunu, insanını mutlu etmek adına kaynaklarını seferber eden bir anlayışla hareket ederiz.

“ACEMİ ADAY SEVİNCİMİ YARIDA BIRAKTI”

Kentsel dönüşümle ilgili aldatanlardan farkımız hakkaniyetle ve zamanında yapmamız. Bakın ne dedi hatırlayın Tozkoparan’da çok mutlular dediler. Biz Tozkoparan’daki konuşan insanlara baktık seyrettim hatta bir televizyonda bir genç çıktı dedi ki ben burada AK Parti gençlik kollarını kurdum dedi. Benide aldattılar, pişmanım diye medyaya demeç verdi. Ben demedim orada geçmişte kendilerine oy veren kişiler söyledi. Dolayısıyla az önce dediğim gibi ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. İstanbul’da bir süredir ilginç bir seçim dönemi yaşıyoruz. Bir bölümüyle bizi şaşırtıyor, bir bölümüyle şaşırtmıyor. Şaşırtan tarafı şu. Dediler ki ‘Polemikten uzak duracağım, sadece projelerimi anlatacağım’ dedi. Ben ona acemi aday diyorum kusura bakmasın. Bazen yüzümüzde acı da olsa bir tebessüm bırakmıyor değil. Fakat ben de sevindim dedim ki ne güzel çata çat pata pat proje konuşacağız. Ama sevgili acemi aday ne yazık ki sevincimi yarıda bıraktı.

“DAVETİYE DÖNDÜ ATEŞ TOPUNA ELİNİ DOKUNAN YANIYOR”

Açık söyleyeyim, projeci olduğunu anlatan sevgili acemi aday biraz su kaynattı polemikleriyle gündeme geldi. Önce dedim ki, hadi bakalım seçimin fıtratında bu var. Bir der, iki ders sonra işine bakar ama ne mümkün. Gitti projeye geldi polemik. Polemik aşağıya polemik yukarıya açık söyleyeyim 40 kere tekrarlanmış yalan ezberlerle, laflarla beş yıldır bana yapıştırmaya çalıştıkları laflarla bana polemik üzerinden sataşmaya gayret etti. Anladım ki adayda baktık ki işleri, güçleri polemik. Olsun dedik biz polemiği anlarız, dinleriz, cevabını veririz. Bakın söyleyeyim. Hayal kırıklığı yaşadım açıkçası. Bir gün hatırlar mısınız, neler söyledi? Bir gün çıktı bir davetiye var ortada. Ya davet aşağı davet yukarı. Bizim kültürümüzde, ahlakımızda, davet edilmek, davet etmek güzel şey değil midir? Davet edene Allah razı olsun dersiniz, davete icabetle bizim kültürümüzle, ahlakımızda vardır. Vay efendim davet edilmedi, yok edildi, edilmedi, yok aslında not gönderildi. Ortada bir davetiye var. Davetiye dön de ateş topuna elini dokunan yanıyor. Kim etti ortada? Davet eden yok. Açıkçası bu komik duruma düşmelerine bir yanıyla üzülüyorum. Bu acele adaya İstanbul adaylığı birkaç beden büyük geldi. Bunu anlatıyorum çünkü bu acemiliğini resmetmek zorundayım ki siz de bunu görün anlayın. Vatandaşımız da görsün anlasın. Bu anlamda gerçekten kötü bir sınav veriyor. Keşke projeleri konuşsa. Biz de projelerini dinlesek.

“ERDOĞAN’IN DEMOKRASİ ANLAYIŞI TAM DA BU. KENDİ KAZANIRSA MİLLİ İRADE BAŞKASI KAZANIRSAK YANLIŞLIK”

Yapamayacağı işleri vadetme konusunda maharet gösteriyor o ayrı. Ama bir başka konu daha var. Söyleyeyim onu da. İki konuda doğruyu söyledi. Bir tanesi yüzde 87 Ekrem İmamoğlu projelerini yaptı dedi. Bir doğrusu oydu. Bir de dedi ki Allah vermesin yine deprem bölgesinde İstanbul koştu deprem bölgesine yetişti dedi. Dilim sürçtü diyor ama Allah konuşturuyor. Şimdi dün ilginç bir konu daha yaşandı. İlginç bir konu daha yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanı dün doğum gününde benim için bu şahıs nasıl olduysa yanlışlıkla bu görevi aldı dedi. Kendi seçim kazandı mı onun adı milli irade. Sandığa yansıdı. Ama ben seçim kazandığımda ne hikmetse birden adı yanlışlık oldu. Yanlışlık koyduğu ifade aslında bize bir başka mesaj veriyor. Erdoğan’ın demokrasi anlayışı tam da bu. Kendi kazanırsa demokrasi, milli irade, başkası kazanırsa yanlışlık.

“6 MAYIS 2019’DA GÜLE OYNAYA MİLLİ İRADEYE DARBE YAPTILAR”

Şimdi asıl mesele ne biliyor musunuz? Ülkemizde 15 Temmuz 2016 gecesi tanklarla, tüfekle hain bir grup milli iradeye el koymak istedi değil mi hatırlayın. 252 vatandaşımızı kaybettik. Şehitlerimizi buradan rahmetle minnetle anıyorum. Ne yazık ki canları yitirdi bu akşam, doğru mu? Hepsinin ruhu şad olsun. Onların direnciyle, milletimiz, milli iradeye darbe yapılmasına karşı durdu. Doğru mu? Bak ben size bir şey söyleyeyim mi darbe sadece illa tankla, tüfekle olmaz. Onu da söyleyeyim. Darbe iktidara hakim gücün, anayasal kurumları etkisi altına almasıyla da olur. Ve 6 Mayıs’ı hatırlayın, 6 Mayıs 2019’u. 6 Mayıs 2019 akşamı İstanbul’da milli iradeye karşı adı konmamış bir darbe yapılmıştır. Seçimi iptal ettiler seçimi. İşte sadece seçimi iptal etmediler. Ne dediler? Sandıklarda 700 tane terörist var dediler. Peki ne oldu sonunda? Kimse ceza almadı. Hani terörist? Hani terörist yok? Yani ne yaptılar? Sırf bir seçimi başkası kazandı diye yalan konuştular seçimi iptal ettirdiler. Milletin demokrasiyle olan bağını koparmak istediler. Ne dediler? Oy çaldılar dediler. Dava bitti, oy çalan kimse yok. Bize demokrasi nutukları atan o beyefendi ne dedi hatırlayın. Sen on üç bin oyla İstanbul seçimini kazanacağını mı zannettin dediler. Doğru mu? On üç bin oyu beğenmedi. Ne dedi bir şey daha dedi. Çaldılar ifadesi hukuki değil ama siyasi bir ifadedir dedi. Yani anlayacağınız 6 Mayıs 2019 ‘da ne yaptılar biliyor musunuz? Güle oynaya Milli İradeye darbe yaptılar.

“HERHALDE 2 HAFTA KÜLLİYEDEN ÇIKMAZ”

15 Temmuz’da millet, darbecilere karşı nasıl karşı durduysa 23 Haziran’da da 806 bin oy fark atarak demokrasiye sahip çıktılar işin özü bu. Keşke ders almış olsaydık. 806 bin oy farkı olunca Sayın Cumhurbaşkanı üç gün ortadan kayboldu. 31 Mart’tan sonra ne olacak biliyor musunuz? En az iki hafta göremeyeceğiz onu. Herhalde iki hafta külliyeden çıkmaz. Çünkü, bu millet yanlışlıkla denilen o tarz cinliklerine artık uyandı. Bu millet tecrübe kazandı. Sizin oyunlarınıza karşı bu millet bağışıklık kazandı bağışıklık. Bu millete yeni oyunlar kurma fikrini aklınızdan çıkarın kardeşim. Bu millet size bu fırsatı vermeyecek. Bu millet, ne istiyor bizden biliyor musunuz? Çıkın er meydanında bizimle mertçe güreşin kardeşim gücünüz varsa. Millet kimi seçerse seçsin. Ondan sonra işine baksın. İşini ondan sorsun. Kim seçilirse el üstünde tutulur. Tamam bir genel seçim yapıldı seçildin işine bak.

“EN ÇOK DUAYI KREŞLERİMİZDEN, YURTLARDAN, BURSLARDAN ALIYORUZ”

Türkiye’nin şu andaki sorunları ne kadar büyük, farkında mıyız? Mesela mülteci sorunu. Mülteci sorununu konuşuyor muyuz? Konuşmuyoruz. Daha yakın zamanda en çok bu tartışılırdı. Gencecik kızlarımız var orada. Pırlanta gibiler. Bak burada da kızlarımız var. Oğullarımız var. Bizim mülteci sorunu kadar, eğitim sorunumuz var, eğitim. Eğitimi berbat ettiler. Çocuklarımızın aklı karışık, gençlerimizin aklı karışık. Belki en çok duayı, kreşlerimizden alıyoruz. En çok duayı, verdiğimiz burslardan alıyoruz. Niye? Ekonomik olarak eğitim kötü etkilendi. Özel okullar çok zor durumda. Çocuklarını okullara yollayamıyor aileler. Eğitim sistemi, baştan sona arızalı. Doğru mu? Bakın onu da konuşamıyoruz. Başka bir şey; adalet sorunu var bu ülkede, adalet. Adalet yok bu ülkede. Adalet sorununu da konuşamıyoruz. Nüfus yaşlanıyor. Bakın bunun çok büyük etkilerini yaşayacağız. Bunu da konuşamıyoruz. İstanbul’da, en fazla vatandaşımızın konuştuğu konulardan bir tanesi de ne biliyor musunuz? Özellikle çocuklara, özellikle gençlere uyuşturucu meselesi, uyuşturucu. Doğru mu? Niye bu sorunları konuşamıyoruz. Bu sorunları niye çözmüyorsun? Niye biliyor musunuz? Bunları bastıran çok acı bir ekonomik krizle karşı karşıyayız da onun için. Üç haneli enflasyon, üç haneli.

“YANI BAŞIMIZDA SAVAŞAN ÜLKELERDE BİLE”

Bakın; yanı başımızda savaş var. Hem insanların canına kıyılıyor Filistin’de hem kuzeyde savaş var. Bakın o savaş olan ülkelerde bile bu denli yoksulluk, bu denli üç haneli faiz, enflasyon konuşulmuyor. Ülkemizde, milletimizin cebindeki parası, pul oldu. Emeklimiz zor durumda. Dar gelirli zor durumda. Asgari ücret yetmiyor. Sen, bu milletin bu sorunlarını milletin bu sorunlarını çözmek yerine, ‘Ekrem İmamoğlu aşağıya, Ekrem İmamoğlu yukarıya.’ Doğru mu? Bu millet, 2023 yılının Mayıs ayında seni seçti. Ya işine baksana. Enflasyonu düzeltsene. Ekonomiyi düzeltsene. Yok, aklı fikri İstanbul’da. 2-3 hafta sonra sokak sokak, mahalle mahalle İstanbul’un ilçelerini gezerse, şaşırmam. Düştü artık pazarlara. Eminim her akşam beni rüyasında görüyordur. Bu millet sana şans verdi. Şansını iyi kullanmıyorsun hükümet. Şansınız iyi kullanmıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı. Ekonomiyi düzeltin. Aradan 10 ay geçti. Millet zor durumda. Bırakın bu seçimi, sandıkta kim kazanırsa, işini o yapsın İstanbul’da.

“SİZE, HİÇBİR ZAMAN YAPAMAYACAĞIM İŞLERİ VADETMEDİM”

Ben, hiçbir vatandaşımı bugüne kadar aldatmadım. Size, hiçbir zaman yapamayacağım işleri vadetmedim. Hep kalbi de aklı da sizin için çalışan ve sizlere açık bir insan oldum. Olmaya da devam edeceğim. Yaşınıza göre beni evladınız, yaşınıza göre beni kardeşiniz, yaşınıza göre beni abiniz olarak gördünüz. Bu benim için dünyanın en büyük zenginliği. Size çok inanarak bir şey söyleyeceğim? Bu seçim var ya, çok önemli bir seçim. Bu seçim, bu iktidarın kulağını, böyle az değil ama, asılarak çekme seçimi. Bu, köprüden son çıkış. Bakmayın sizi tehdit etmesine. Bizim milletimizi tehdit edecek kişi, anasının karnından doğmadı kardeşim. ‘Oy vermezseniz, size hizmet yapmam’ demesine hiç aldırış etmeyin. Tehdit ediyor. Niye biliyor musunuz? Söyleyeyim mi niye? Sözüm ona kürsüden sizi tehdit ediyor ya, ‘Oy vermezseniz hizmet yapmam’ diye niye tehdit ediyor biliyor musunuz? Sizden korkuyor, korkuyor. En çok korktuğu şey millet. Korktuğu için tehdit ediyor. Ey milletimiz; gücünüzün farkına varın.

“ATOM KARINCA GİBİ ÇALIŞTIM KARDEŞİM”

İstanbul, 2029 yılında bizi tercih etti. Doğru mu? Hep birlikte, büyük bir demokrasi şöleni yaşadık. Doğru mu? Bakın ne dedim? Ben çıktım, ‘Onları şaşırtacağım’ dedim. ‘18 günde deli ettim. 5 yıl onları deli edeceğim’ dedim. Atom karınca gibi çalıştım kardeşim. Atom karınca gibi çalıştım. Ne oldu? Korktu. O tarihe kadar tüm yatırımları durdurduğu İstanbul’da, başladı ufak tefek iş yapmaya. Ufak tefek iş yapmaya. Şimdi bak; Sirkeci-Kazlıçeşme trenini açtı mesela. Apar topar, ‘Açılışa yetiştirin’ diye kıyametleri koparttırdı. İnşallah yanlış bir iş yapmadılar. Neyse; gelir biz çözeriz. Onları da düzeltiriz. Dün anlatıyordu ya hani, ‘Oy vermeyene hizmet etmem’ diye İstanbul, 2019’da onu dize getirdi. İstanbul, 2019’da bizi seçti. Onu ayılttı, kendine getirdi. Seni gidi seni. Sen demek bundan anlıyorsun öyle değil mi? Şimdi milletimizden istediğim şu: Eğer bu iktidarın ekonomiyle, eğitimle, mültecilerle ilgili sorunlarla ilgilenmesini istiyorsanız, milletçe bize oy vermelisiniz bize. Belki kendine gelir. Belki kendine gelir, biraz ayağa kalkar. Ekonominin farkına varır.

“BEN ZATEN ÇOK FARK ATACAĞIM AMA, GELİN ŞU FARKI İKİYE, ÜÇE KATLAYALIM BE”

Bunlar, her aldığı oyla daha fazla kibirleniyorlar. Bunlar, her oyla milleti daha fazla hor görüyor. Hatta inanın, biraz fazla oy alsınlar, bu seçimde daha fazla zam yapacaklar. Daha fazla zam. Millete daha büyük sıkıntı yaratacaklar. Onun için, ben zaten çok fark atacağım ama, gelin şu farkı ikiye, üçe katlayalım be, ikiye, üçe katlayalım. 31 Mart’ta yeni bir pencere açılsın İstanbul’da, Türkiye’de. Çok daha müreffeh, çok daha ılımlı, çok daha kavgasız, işiyle konuşulan, işiyle tartışılan, kim daha çok iş yaptıysa onun oy aldığı, onun daha güçlü olduğu bir Türkiye inşa edelim. Var mıyız Güngören. Ne yapacağız? Oy pusulasında İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na mührü basacağız. Güngören’de Yüksel Yalçın’ın olduğu yere mührü basacağız. Tamam mı Güngören?

“NEDİR YA? KRALLIKTA MI YAŞIYORUZ”

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet kurulduğundan beri, Mustafa Kemal Atatürk fikri hür, vicdanı hür nesiller istedi bu ülkede. Onun için, koltuğa gelen haddini bilecek, haddini. Ben, İstanbul’un Belediye Başkanı isem, sadece sizi temsil ediyorum. Sizin paranızı ahlaklı, erdemli, her kuruşunu dikkatli harcayan, hesabını veren, asla bir kuruşuna bile zeval getirmeyen bir şekilde, şeffaf… Nedir ya? Krallıkta mı yaşıyoruz? Yok öyle bir şey. Şurada gördüğünüz güzel kızımız var ya, o güzel kızlarımız ne kadar hak sahibiyse, ben de o kadar hak sahibiyim. Şuradaki ablamız ne kadar, o beyaz yaşmaklı güzel ablamız ne kadar hak sahibiyse, ben de o kadar hak sahibiyim. Buradaki herkes en az benim kadar hak sahibi. Bu millete hakkını vermeye devam edeceğim kardeşim. Onun için İstanbul’da her şey çok güzel olacak. Allah’ın izniyle, her şey çok güzel olmaya devam edecek. Sizin duanızla, sizin gücünüzle, sizin o güler yüzünüzle tam yol ileri İstanbul, tam yol ileri.”

İçerik hoşunuza gitti mi?!
[Oy: 0 Yıldız: 0]

En az 10 karakter gerekli