34,2579$% 0.33
37,8176€% 0.1
45,1253£% 0.25
2.930,20%0,50
4.994,00%0,06
19.919,00%0,07
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Bu milletin vicdanında da aklında da İçişleri Bakanlığı’na bugüne kadar gelmiş en büyük kara lekedir. Bu millete yakışmayan bir bakandır. Bir an önce istifa etmelidir” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un “İzmir işgal altında” sözlerini anımsatan Torun, “Zaman zaman Soylu’ya özendiğini biliyorum. O kurucu ayarına geri dönsün. Soylu’dan bir şey olmaz. Sakın ha sakın ona özenmesin. İzmir halkına ve Büyükşehir Belediyemize yaptığı hakaretten dolayı özür dilesin” diye konuştu.
İzmir Seferihisar’da düzenlenen “Meclis Üyeleri Kampı” etkinliğinde bugün konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı, Ordu Milletvekili Seyit Torun, İçişleri Bakanı Soylu’yu istifaya davet etti. CHP’li belediyelerin hizmetlerini anlatan Torun, hükümeti eleştirerek gündeme dair değerlendirmeler yaptı.
“ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ”
Seyit Torun, konuşmasına Yalova Belediyesi’nde kendisi şikayet ettiği halde “Zimmete para geçirilmesi” iddiasıyla görevinden uzaklaştırılan Vefa Salman’ın duruşmasında mahkeme heyetine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında hazırlanan fezlekenin TBMM’ye sunulmak üzere Cumhurbaşkanlığı’na gönderildiğini anımsattı. Torun şunları söyledi:
“Bu galiba hakkımdaki dördüncü fezleke. Hiç fark etmez. İnandığımız yolda kararlı adımlarla ilerleyeceğiz. Asla bir adım dahi geri atmayacağız. Cesaretle ve inançla bu süreçte mutlaka galip çıkacağız. Büyükşehir Belediye başkanım yolda gelirken hayal kurmuş. Onun hayalinin gerçekleşmesine 6-7 ay kaldı. İnşallah 7 ay sonra sevgili başkanım bu sefer Seferihisar’a gelirken, ‘İktidarın büyükşehir belediye başkanı olarak geliyorum’ diyeceksin, hiç merak etme. 2019’da çok önemli bir şeyi başardık. 11 büyükşehiri aldık, 250’ye yakın belediye aldık. Türkiye nüfusunun yüzde 51.8’ini yönetiyoruz. Ekonomik büyüklük olarak yüzde 65’ine hükmediyoruz. Bunlar çok kıymetli ama 2019’da çok daha önemli bir şeyi başardık. Bu ceberut iktidarı, diktatörlüğü sandıkta yenebileceğimizi ispat ettik. Gönderebileceğimizi ispat ettik. Şimdi sıra ikinci ayağa geldi. Yerelde gösterdiysek genelde de göstermeliyiz. İlk seçimde bunu başaracağız, hep birlikte milletin iktidarını kuracağız. Büyükşehir Belediye başkanım kredi notunu açıkladı. Gerçekten gurur duyduk. Belediyelerimiz göreve inanın çok zor koşullarda başladılar. Borç, personel yükü, iktidarın yetkilerini ellerinden alma çabaları ve Erdoğan yerel seçimden sonra demişti ya ‘Topal ördek olacaklar’ diye. Topal ördek yapma çabaları sürekli devam etti. Belediye başkanlarımız yılmadı, şikayet etmedi, mücadele etti. Birçok ankette gururla söylüyorum ki belediye başkanlarımız her şeye rağmen başarılı ve güzel işler yapıyor. Kendilerini tebrik ediyorum. Meclis üyelerimizi de tebrik ediyorum. Onlar da bu mücadelenin parçası.”
“İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA GELMİŞ EN BÜYÜK KARA LEKEDİR”
Süleyman Soylu’ya tepki gösteren ve istifaya davet eden Seyit Torun şöyle devam etti:
“Şu anda bütçe görüşmeleri devam ediyor komisyonda. Bugün de İçişleri Bakanı’nın bütçesi var. Haksızlığını, adaletsizliğini bilmesine rağmen kendini aklamaya çalışacak. Bu milletin vicdanında da aklında da İçişleri Bakanlığı’na bugüne kadar gelmiş en büyük kara lekedir. Bu millete yakışmayan bir bakandır. Bir an önce istifa etmelidir. Cumhuriyet Hak Partili belediyeler kaynaklarını verimli kullanarak her türlü engellemelere rağmen olağanüstü işler yapıyor. Pandemide onların 5 maskeyi dağıtamadığı süreçte meclis üyelerimiz, başkanlarımız her kapıyı çaldı, maskeden her türlü ihtiyaca kadar karşılamaya çalıştı. Bugün onların yapamadığını yaptılar, zor günlerde vatandaşımızın yanında oldular. 4 milyon 800 bin haneye yardım yapıldı. Yardımların toplam tutarı 26 milyar lira. Bu sadece belediyelerimizin vatandaşlarımıza sağladığı sosyal yardımlar. Şu anda önemli bir ekonomik buhranın içindeyiz. Tüm kesimler ciddi bir ekonomik sıkıntı içinde. Yoksullukla karşı karşıya. Evine ekmek götürmenin derdinde. Belediyelerimiz olmasaydı, yaşadığımız sorun çok daha büyürdü. Erdoğan’a bir çağrıda bulunmak istiyorum. Belediyelerimizle uğraşacağına, engelleyeceğine teşekkür et. Senin yarattığın krizi, yoksulluğu belediyelerimiz hafifletiyor. Yoksa çok daha ağır bir tablo ile karşı karşıya kalırdık.
“BELEDİYELERİMİZ DEĞİL, VATANDAŞ CEZALANDIRILIYOR”
Erdoğan belediyelerimizin daha iyi hizmet vermesinin önünü açması gerekirken, maalesef engeller koyuyor. Biliyoruz ki İzmir’imizde de her türlü kamu kaynaklarını kapattı. İşte geçen gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesini konuşurken sayın bakana sorduk. ‘İzmir’imiz deprem tehdidiyle karşı karşıya. 2 yıl önce acı yaşadık. Canlarımız kaybettik. İnsanımız mağdur oldu. Belediyemiz dünya bankasından çok uzun vadeli, düşük faizli kredi buldu. Sadece bir imzanıza bakıyor.’ Üzülerek gözümüzün içine baka baka ‘Hayır bizden kaynaklanan bir şey yok. Evrak eksikliği falan’ dedi. Oysa ben her şeyin tamam olduğunu biliyorum. En önemli konu için de tek bir imza.. Hazine garantisi istense, İller Bankası teminatı istense anlayacağız ama güvence ile alınmış krediyi dahi saray bekletiyor, imzalamıyor. Birçok belediyemiz var. Muğla belediyemiz altyapı, İstanbul belediyemiz bir başka sorunu için aldılar ama sarayda yaklaşık 28 milyarlık kredimiz bekliyor. Aslında başkanlarımızı değil, vatandaşlarımızı cezalandırıyor.”
CHP’Lİ BELEDİYELERİN HİZMETLERİNİ ANLATTI
CHP’li belediyelerin hizmetlerini anlatan Torun şunları söyledi:
“Yıllardır yurt sorununu çözemediler. Her yere üniversite yaptık diye övündüler ama öğrencilerimizin barınma sorunun hala çözemediler. Vaatlerle geçiyorlar. Belediyelerimiz 22 olan öğrenci yurt sayısını 83’e çıkardı. 2 bin 996 olan yurt kapasitesini de 14 bin 145’e yükselterek yüzde 392 artırdı. Biz nerede hangi sorun varsa ‘Bu sorun iktidarındır’ demeden hangi yurttaşımız, sorun yaşıyorsa belediyelerimiz vatandaşın yanında. Her anlamda da desteklerini artırıyorlar. Kreş sayımız 162’ydi. 380’e çıktı. Kapasitesi 12 binden 32 bine yükseldi. Burada da yüzde 164 artış sağlandı. 20 yıldır iktidardalar, 25 yıldır Ankara’yı, İstanbul’u yönetiyorlar hala ulaşım sorununu çözemediler. Belediyelerimiz yaklaşık 11 raylı sistemi tamamladı. 23 raylı sistem de devam ediyor. Bunlar önceden başlamış olsaydı şimdiye kadar çözülürdü. 3 bin 196 futbol sahası büyüklüğünde yeşil alanı vatandaşlarımızın kullanımına açtılar. Biz doğanın yeşilini seviyoruz. Onlar doların yeşilini seviyor. Tarım konusunda da önemli bir mesafe aldık. Bir tarım ülkesiyiz. Tarım ithalatçısı ülke haline geldik. Otundan etine kadar ithal eder hale geldik. Kırsal boşaldı, şu anda üretimden koptuk. Çiftçimiz, üreticimiz ürününe küstü. Belediyelerimiz 160 bin üreticiye 8 milyar 700 milyon lira destek sağladı. Birçok konuda destek oldu. İşte halkçı, sosyal demokrat belediyecilik budur. Derman belediyeciliği budur.
“ERDOĞAN BU RAKAMLARI GÖZÜN GÖRMÜYOR MU?”
Tarım Bakanlığı’nın 25-30 milyar destek sağladığı bir ülkede belediyelerimiz 10 milyara yakın destek sağladı. Desteği sağladım diye övünen iktidar 25-32 milyarın 23 milyarını da çiftçiye verdiği mazottan geri aldı. Bir cebine koydu, diğerinden geri aldı. Şimdi ‘Üreticiyi destekledim’ diye masal anlatıyor. Genel Başkanımız da hep o örneği verir. Konya büyüklüğünde Hollanda 180 milyar dolar tarım ihracatı var. Biz kendi kendimize yetemiyoruz. Her türlü tarım ürününü ithal eder hale geldik. Neyi ne kadar yetiştireceğiz, neyi ne kadar satacağız bilmiyoruz. Böyle bir iktidar olamaz. 20 yıldır tarımı bitirdiler, köyleri boşalttılar. İnsanları yoksullaştırdılar. Zaman zaman Erdoğan gittiği yerlerde belediyelerimizin hizmet yapmadığını, hiçbir şekilde vatandaşın sorununu çözmediğini ifade ediyor. Ya Erdoğan ben sana ne diyeyim. Bu rakamları gözün görmüyor mu? Belediyelerimizin senin iktidarının 20 yılda yapamadığını yaptığını gözün görmüyor mu? Her türlü engellemelerine, kumpasına, görevden almaya çalışılmasına rağmen. Sen görmüyorsun Erdoğan ama vatandaş her şeyi görüyor.
“ELLERİNDEN GELSE BELEDİYE MECLİSLERİNİ FALAN DA KALDIRACAK. SARAYDAN YÖNETECEKLER. İLÇE BELEDİYELERİNİ FALAN KALDIRACAKLAR”
Biz bunları yaparken onlar bağışlara el koyuyor. Belediyelerimizin yetkilerini, gelirlerini elinden alıyor. Ellerinden gelse belediye meclislerini falan da kaldıracaklar. Tek saraydan yönetecekler. İlçe belediyelerini falan kaldıracaklar. Ne gerek var muhtara, belediye meclis üyesine. Öyle ya çocuk sayımıza da o kadar verdiğine göre, bunlara da karar verebilir. Doğal afetler yaşıyoruz. Yardım kampanyalarını başlatma yetkisini bile eline aldı. Bağışı benden başkası toplayamaz. Felaket geldiğinde sürekli İBAN numaraları gönderiyorlar. Hep vatandaştan destek istiyorlar. Pandemi, deprem, sel, yangın yaşadık. Sarayın beslemelerinden fedakarlık istediler mi? Geçtiğimiz otoyollar, köprüler, fedakarlıkta bulundu mu? Onlar tıkır tıkır paralarını aldılar, döviz üzerinden. Onlara hep ülkenin rantı ve kaynakları düştü. Belediyeler arasında ayrım yapmıyoruz diyorlar ya. Orhan Gencebay’ın bir şarkısı var onu söylüyorum ben. Adaletiniz batsın. Çevre, Şehircilik Bakanlığı’nın hibe ve yardımlarının yüzde 97’si Cumhur İttifakı belediyelerine gidiyor. Nüfusun 51.8’ini biz yönetiyoruz ama kaynakların yüzde 97’si Cumhur İttifakı belediyelerine gidiyor. Bunların adaleti bu. Adaletten anladıkları bu. Belediyelerimizden müfettişlerin çıktığı yok, kadrolu eleman gibi oldular. AKP’li belediyelere yıllardır tek müfettiş gitmedi. Tek bir soruşturma geçirmediler. Bunların işi gücü haksızlık, adaletsizlik, yalan dolan. Birçok iddiada bulundular. ‘Terörist çalıştırıyorsunuz’ dediler. ‘Onu yapıyorsunuz, bunu yapıyorsunuz’ dediler. Hiçbirini ispatlayamadılar. İşleri güçleri dedikodu.”
“AYAKKABI NUMARASINI BİLİYORUM DEDİĞİN TERÖRİST 4 AY İSTANBUL’DA KALDI VE PATLAMAYI GERÇEKLEŞTİRDİ”
“‘Sınır namustur’ dedik. İl ve ilçelere afişlerini astık. Onları bile kaldırmaya kalktılar. En son yaşadığımız Taksim’deki patlamada sınırın ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diyorum. Bu işin takipçisi olacağız. ‘Öyle ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz, sınırdan kuş uçmaz haberimiz olur. 128 civarında terörist kaldı’ demek, palavra atmak kolay. Senin ayakkabı numarasını biliyorum dediğin terörist 4 ay İstanbul’da kaldı ve patlamayı gerçekleştirdi. 6 canımızı kaybettik, yüzlerce yaralımız oldu. Görevini yapamadığının ispatı. Terörist de terör örgütünün istihbaratçısıymış. Bu kadar acizlik olmaz.
“MURAT KURUM’DAN İZMİR HALKI OLARAK, BÜYÜKŞEHİR OLARAK ÖZÜR BEKLİYORUZ”
Murat Kurum’dan İzmir halkı olarak, Büyükşehir olarak özür bekliyoruz. Hem İzmir halkına hem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na büyük bir özür borçlu. ‘İzmir işgal altında’ diyerek hakaret eden bakandan özür bekliyoruz. Zaman zaman Soylu’ya özendiğini biliyorum. O kurucu ayarına geri dönsün. Soylu’dan bir şey olmaz. Onun dili, düşüncesi kirli. Bu ülkeye yakışmayan bir bakan. Sayın Kurum en azından bir devlet anlayışı var. Sakın ha sakın ona özenmesin. İzmir halkına ve Büyükşehir Belediyemize yaptığı hakaretten dolayı özür dilesin.
“ÜLKENİN BÜTÜN SORUNLARINI ÇÖZECEĞİZ”
Bunlar iktidara geldiklerinde 3 y dediler. ‘Yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk’ dediler. Hepsinin tersini yaptılar. Bunlar 3 y’ye bir şeyi eklediler. 4’e çıkardılar. Bir y daha eklediler. Yalancılık. Yalancılığı fevkalade yapıyorlar. Yalanlarının da yasaklarının da sonu geldi. 6-7 ay sonra yapılacak ilk seçimde yalana da talana da hırsızlığa da yoksulluğa da hep beraber son vereceğiz. Az bir zamanımız kaldı. Bu işin hiçbir şakası yok. Her seçim için önemli dedik. Ama bu seçim gerçekten çok önemli. Bir yol ayrımı. Eğer biz bir kez daha Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni onaylarsak bedeli ağır olacak. Bu vatan toprakları için kan ve ter dökmüşler için, Mustafa Kemal Atatürk için hep beraber hareket etmeliyiz. Her birimiz dava insanı olacağız. Gün iktidar günü. Gün milletin sorunlarını çözme günü. Gün hep birlikte bu karanlık iktidarı gönderme günü. Çankaya Köşkü’ne cumhurbaşkanımızı oturtacağız. Gazi meclisi de onurlandıracağız. Ülkenin bütün sorunlarını çözeceğiz.”
Haber: ABDULLAH ÇELEBİ-Kamera: KERİM UĞUR