34,3254$% -0.04
36,6484€% -0.03
44,2691£% 0.01
2.890,83%-0,09
4.888,00%-0,14
19.551,00%-0,13
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aysu Bankoğlu, “TRT, vatandaşın vergisiyle tek adamın ve tek partinin sesi. TRT yetkilileri ve bu talimatı verenler, unutmasın ki cumhuriyetimizin 100’üncü yılı TRT’nin ekranlarına sığmayacak kadar büyük ve önemlidir. TRT tarafsızlığını, haberciliğini ve tüm samimiyetini zaten uzun yıllar önce yitirmiştir. Gazze saldırısı bahanesi ile yapmaya çalıştığı şey ortadadır. Hükümetin ulusal yas anlayışı bile mantık ile açıklanacak gibi değil. Üstelik çatışmaların başladığı 23’üncü güne denk gelen 29 Ekim’i 12 gün öncesinden ertelemeye kalkmanın Türkçesi, bahane bulmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin üç-beş gün sonrasında kutlanacak bir 100’üncü yıl Cumhuriyet Bayramı yoktur. Cumhuriyet, gerçek vatanseverlerin hücrelerine işlemiştir. Ne yaparsanız yapın halk, bu ülkenin ve kurucusunun değerini bilir, anar, kutlar” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, TRT’nin Gazze’deki savaşı gerekçe göstererek Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı kutlamalarını ertelemesine ilişkin olarak yazılı açıklamada bulundu. Bankoğlu’nun açıklaması şöyle:
“VİCDANI OLAN KİMSE, BÖYLE BİR İNSANLIK SUÇUNU KABUL EDEMEZ”
“İsrail’in Gazze’de hastaneye yaptığı katliam, dünya tarihine geçecek bir saldırıdır. Vicdanı olan kimse, böyle bir insanlık suçunu kabul edemez. Çocuk, kadın, hasta, yaralı demeden sivillere yönelik yapılan bu saldırının bedeli uluslararası ilişkilerde belki de geri dönüşü olmayacak hasarlar yaratacaktır. Ne savaş ne de misilleme, bu vahşete gerekçe olarak gösterilemez. Bunu desteklemek ya da haklı göstermek diye bir durum söz konusu dahi olamaz. Dünya devletlerinin bu insanlık ve savaş suçu karşısındaki tutumunu, CHP olarak yakından takip ediyoruz. Savaşın başladığı günden beri ve bu hastane katliamının gerçekleştiği ilk anda, Türkiye Cumhuriyeti devleti adına hükümetin yapması gereken çok önemli çalışmalar vardır. Kutlamalara 12 gün varken ve 3 günlük yas ilan edilmişken ilk işleri 29 Ekim programlarını ileri tarihe ertelemek oldu. Bu da kutlama konusundaki gerçek niyetlerini gösteren talihsiz bir açıklama oldu.
“100 YILDA BİR OLAN BU DÖNÜM NOKTASI, GERİDE KALMIŞ OLAN KOCA BİR ASRIN KUTLAMASINDA ERTELEME OLAMAZ”
100’üncü yıl sadece bir kutlama değil; halkın egemenliğini kazandığı, Anadolu topraklarında cumhuriyet ile açılan yeni bir çağ, bir çığırdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, halkın kölelikten ve tek adam zihniyetinden kurtuluşudur. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı, dünya aleme ayrıca anlatılması gereken önemli bir kilometre taşıdır. Kurtuluşun, kuruluşun, kayıpların ve kazanımların 100’üncü yılıdır. Ulu Önderimiz Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, sadece bir milletin kaderini değiştirmedi; başta emperyalist ülkeler olmak üzere bütün dünyanın kaderini kökten değiştirdi. 100 yılda bir olan bu dönüm noktası, geride kalmış olan koca bir asrın kutlamasında erteleme filan olamaz. Dünyanın en güçlü devletlerine karşı savaşıp kazandığımız bağımsızlığımızı kutlamak, görev ve sorumluluktur.
“CUMHURİYETİN TÜM HAFIZASINI ATATÜRK İLE BİRLİKTE SİLMEK İÇİN BÜYÜK ÇABA GÖSTEREN HÜKÜMET, BİLMELİDİR Kİ NE YAPARLARSA YAPSINLAR BU SEVGİYİ, BU MİNNETİ, CUMHURİYETİN DEĞERLERİNİ SİLEMEZLER”
Kamu yayıncılığı yapan TRT, kutlama yapmayacağını ilan ettiği akşam, tüm kanallarında normal akışına devam etti. 22 yıldır, Cumhuriyet Bayramı olmak üzere tüm millî bayramları kutlamamak ve değersizleştirmek için ellerinden geleni yapan bir hükümet var. Karanlık bir zihniyetten bahsediyoruz. 29 Ekim; cumhuriyetin değerini bilen, seven ve bunu dünyaya göstermek için yapılması şart olan bir gündür. 75’inci yıl kutlamalarına bile baksalar yeterdi. Cumhuriyetin tüm hafızasını Atatürk ile birlikte silmek için büyük çaba gösteren hükümet, bilmelidir ki ne yaparlarsa yapsınlar bu sevgiyi, bu minneti, cumhuriyetin değerlerini silemezler. Uzun yıllardır sistemli olarak uygulanan bu planları arzuladıkları gibi karşılık bulmayacak. Millî duyguları seçimden seçime kabaranlara bir kez daha söyleyelim bu numaralar eskidi.
“CUMHURİYETİMİZİN 100’ÜNCÜ YILI TRT’NİN EKRANLARINA SIĞMAYACAK KADAR BÜYÜK VE ÖNEMLİDİR”
TRT, vatandaşın vergisiyle tek adamın ve tek partinin sesi. TRT yetkilileri ve bu talimatı verenler, unutmasın ki cumhuriyetimizin 100’üncü yılı TRT’nin ekranlarına sığmayacak kadar büyük ve önemlidir. TRT tarafsızlığını, haberciliğini ve tüm samimiyetini zaten uzun yıllar önce yitirmiştir. Gazze saldırısı bahanesi ile yapmaya çalıştığı şey ortadadır. Hükümetin ulusal yas anlayışı bile mantık ile açıklanacak gibi değil. Üstelik çatışmaların başladığı 23’üncü güne denk gelen 29 Ekim’i 12 gün öncesinden ertelemeye kalkmanın Türkçesi, bahane bulmaktır. 644 can kaybı olan Van depreminde, 24 Mehmetçiğin şehit olduğu Çukurca saldırısında, 43 madencimizin yaşamını yitirdiği Amasra maden faciasında yas ilan edilmedi. Ama Van depremi ve Hakkari’deki şehitler ardından 29 Ekim 2011’deki kutlamalar iptal edildi. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptal edildiği o günün akşamında, dönemin her resmi bayramında hastalanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, unutulmaz ekonomi bakanlarından Zafer Çağlayan’ın Ankara Sheraton Oteli’ndeki sazlı sözlü düğününe katılmakta sakınca görmediler. Ertesi yıl, yani 2012’de, dönemin cumhurbaşkanı bir 30 Ağustos öncesi yine aniden rahatsızlandı. Öyle ki çıkartılan bir yönetmelikle Zafer Bayramı nedeniyle Genel Kurmay Başkanlığı’nda verilen resepsiyonlar kaldırıldı. İki sonraki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Ankara Valiliği, 30’a yakın sivil toplum kuruluşunun yürüyüşünü yasakladı. O da yetmedi, bayramı kutlamak isteyen yurttaşlara gaz ve tazyikli su sıkıldı. Anıtkabir yakınlarına polis barikatları kuruldu.
“CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YIL KUTLAMALARI, BİR DÜĞÜN-DERNEK DEĞİLDİR. KAYIPLARIN VE KAZANÇLARIN HATIRLANMASI VE HATIRLATILMASI GEREKEN BİR YIL DÖNÜMÜDÜR”
Ulusal bayramlara ilişkin bir yönetmelik değişikliği ile 32 yıldır on binlerce yurttaşın stadyumlarda coşku ile kutladığı, devletin televizyonu aracılığı ile milyonlara ulaşan bayramları spor salonlarına, kültür merkezlerine sıkıştırdılar. Halkımız unutmasın lütfen, bu hükümet Papa II. Jean Paul ya da Suudi Kralı öldüğünde de yas ilan etmeyi uygun görmüştü. Cumhuriyetin 100’üncü yıl kutlamaları, bir düğün-dernek değildir. Kayıpların ve kazançların hatırlanması ve hatırlatılması gereken bir yıl dönümüdür. 100 yıldır böylesine önemli bir coğrafyada sapasağlam temellere oturtulmuş bir ülkenin gür sesidir. İç ve dış mihraklara rağmen önemli bir güçtür. Milleti kimselere benzemez. Yüz binlerce şehidin kanıyla sulanmış bu topraklar, bağımsızlık savaşını kazanmış asırlık bir cumhuriyet olmuştur. Yani büyük acılar ve kayıplar karşısında, bedel ödemiş ve bedel ödetmiş olduğumuz bu vatanın kudretini hatırlattığı gündür.
“NE YAPARSANIZ YAPIN HALK, BU ÜLKENİN VE KURUCUSUNUN DEĞERİNİ BİLİR, ANAR, KUTLAR”
Halkın sinir uçlarıyla oynayan bu tür girişimlerin çok tehlikeli olduğu bilinmelidir. Türlü yollarla başka ağızlardan nabız yoklamak, ona göre pozisyon almayı hesaplamak, bir kısmın yayın organına dönüştürülmüş devlet televizyonu üzerinden mesaj vermek yanlışların en büyüğüdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin üç-beş gün sonrasında kutlanacak bir 100’üncü yıl Cumhuriyet Bayramı yoktur. Cumhuriyet, gerçek vatanseverlerin hücrelerine işlemiştir. Ne yaparsanız yapın halk, bu ülkenin ve kurucusunun değerini bilir, anar, kutlar.”