34,7004$% 0.26
36,7726€% 0.37
44,2923£% 0.52
2.960,54%0,92
4.919,00%0,14
19.678,00%0,15
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun CHP Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz’e yönelik sözlerine tepki gösterdi. Özkoç, “Bu şekilde bir suçlama, görevini kötüye kullanmaktır. Faik Öztrak’ın da daha bunu açıkladığı gün, ifade ettiği gibi; alçakça ve şerefsizce bir yaklaşımdır. İçişleri Bakanı görevini kötüye kullanıyor. Savcılığa vermediği bir durumu, varmış gibi ifşa ediyor. Kesinlikle ve kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Olmadığı gibi, sanki varmış gibi televizyon kanallarında konuşmaya devam ediyor. Sayın Çeviköz bununla ilgili yargı işlemini başlatmıştır” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, bugün NTV yayınına katıldı. Özkoç, şu değerlendirmeleri yaptı:
“DİYORLAR Kİ ‘BİZİ KURTARIN’: Millet İttifakı açısından gelişmeler çok olumlu. İnsanlarımızın sahada bize gösterdikleri teveccüh ve ilgiyi de gerçekten büyük bir içtenlik ve samimiyetle karşılıyoruz. Çok önemli gelişmeler oluyor. Gittiğimiz her yerde, yaptığımız mitinglerde; hem Sayın Genel Başkanlara ve hem de Sayın Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na çok büyük ilgi var. Biz arka sokaklara da bakıyoruz. O miting hazırlıkları içinde, arka sokaklardaki insanlarla oturuyoruz, konuşuyoruz. Diyorlar ki, ‘Bizi kurtarın.’
İNSANLARIN DERDİ YAŞAM DERDİ: Çünkü Türkiye’de şu anda gerçekten açlık sınırı içerisinde yaşayan milyonlarca kişi var. Yoksulluk sınırından bahsetmiyorum. Açlık sınırından bahsediyorum. Şu anda asgari ücretle geçinen insanlarımızın tamamın açlık sınırının altında. Bunu biz söylemiyoruz, Türk-İş söylüyor. O yüzden insanların derdi yaşam derdi, gelecek derdi. ‘Ben evladıma nasıl gelecek sağlayacağım.’ ‘Ben bu akşam sofraya ne koyacağım’ derdi ile günlerini geçiriyorlar. Bizim de derdimiz onların derdine çare olmak.
‘SİZE SÖZ, OYUMUZU SİZE VERECEĞİZ’ DİYORLAR: O yüzden gidiyoruz, anlatıyoruz. Türkiye doğru yönetilirse ve gerçekten liyakatli insanlar tarafından yönetilirse; vatanını, milletini, ülkesini, bayrağını seven insanlar tarafından yönetilirse; Türkiye’nin yeteri kadar zenginliği, kaynaklar var. Türkiye, bunu başarabilecek güçtedir. Biz onlara, ‘Sana söz’ diyoruz. Onlar da bize diyorlar ki, ‘Size söz, oyumuzu size vereceğiz’ diyorlar.
‘BİZİ ÇOCUKLARIMIZLA TEHDİT EDİYORLAR’ DİYORLAR: İlk turda seçimleri alacağımızı düşünüyoruz. Bütün göstergeler, bunu gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda muhakkak alacağız. Ama parlamentoda da üstün bir başarı sağlayacağız. O yüzden biz gittiğimiz yerlerdeki dip dalgasını görüyoruz. İnsanların feryadını görüyoruz. Bize yaklaşıyorlar; ‘Bizi işimizle, geleceğimizle tehdit ediyorlar’ diyorlar. ‘Bizi çocuklarımızla tehdit ediyorlar, o yüzden sesimizi çıkartamıyoruz. Ama oyumuzu Millet İttifakı’na vereceğiz’ diyorlar.
HEMEN HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATIYOR, ÜNAL BEY: (İçişleri Bakanı Soylu’nun Çeviköz’e yönelik sözleri) Ünal Bey ile görüştüm. Hemen hukuki süreci başlatıyor, Ünal Bey. Bu konu ile ilgili dava açıyor. Bahsettiği kişi; milletvekilimiz, CHP’nin Genel Başkan Başdanışmanı, aynı zamanda bu ülkede büyükelçilik yapmış; vatanına milletine bağlı bir kişiden bahsediyoruz. Bir İçişleri Bakanı’nın herhangi bir soruşturma konusu değilken, bu söylediği sözün üzerinden bir yıl geçmişken, ve bu bir yıl içinde Ünal Çeviköz ile ilgili savcılığa herhangi bir bildirimde bulunmadığı halde ve bununla ilgili fezlekenin TBMM’ye gelmemiş olmasına rağmen… Kalkıp da bir büyükelçiye ve ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı için; ‘Ajanlık faaliyeti ve casusluk içerisindeydi, ses kayıtları bende, dinledik’ diyor. Bir… İçişleri Bakanı böyle bir ifşada bulunamaz, bu görevini kötüye kullanmaktır. İçişleri Bakanı’nın elinde böyle bir bilgi, belge, kaset varsa birinci derecede görevi onu savcılığa teslim etmek ve hakkında hukuki işlem başlatmaktır.
ALÇAKÇA VE ŞEREFSİZCE BİR YAKLAŞIMDIR: Kesinlikle… Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Varsa, senin görevin bunu derhal savcılığa götürmektir. CHP; tarihinde hiçbir ülkeden, emir almış bir siyasi parti değildir. CHP döneminde bir Cumhurbaşkanı’na ABD’nin Başkanı, ‘aptal olma’ diye hitap edemez. Kıbrıs’ta mücadeleyi başlatan CHP’nin Genel Başkanı Bülent Ecevit’tir. Amerikan ambargosuna karşı mücadele başlatan odur. O, Katarlılara peşkeş çekilen tank palet fabrikasını, Amerikan ambargosuna karşı kuran odur. Amerikan emperyalizmine, elinin tersiyle; ‘Gölge etmeyin, başka ihsan istemez’ diyen CHP Lideridir. Bugün de CHP Lideri, tam da böyle ortamlarda; hangi egemen güç olursa olsun, onlara; ‘Türkiye tam bağımsız bir ülkedir, siz Türkiye’ye yaptırımlarla bir yol haritası gösteremezsiniz, bunun kararını verecek Türkiye Cumhuriyeti’dir demiştir. Ünal Çeviköz ile ilgili söylüyorum. Bu şekilde bir suçlama, görevini kötüye kullanmaktır. Faik Öztrak’ın da daha bunu açıkladığı gün, ifade ettiği gibi; alçakça ve şerefsizce bir yaklaşımdır. İçişleri Bakanı görevini kötüye kullanıyor. Savcılığa vermediği bir durumu, varmış gibi ifşa ediyor. Kesinlikle ve kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Olmadığı gibi, sanki varmış gibi televizyon kanallarında konuşmaya devam ediyor. Sayın Çeviköz bununla ilgili yargı işlemini başlatmıştır.
SEÇİMLERİ PROVOKE ETMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ, SABOTE ETMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ: (Bakan Soylu’nun 14 Mayıs seçimleri ile ilgili ‘siyasi darbe girişimi’ sözleri) Önce şöyle ifade etti orada: ‘15 Temmuz fiili darbe girişimini başaramayınca, 14 Mayıs siyasi darbe girişimini gerçekleştirmek istiyorlar.’ Bu sözün sahibi kim? 2019’da demokratların dahi adayı olmayan bir siyasetçi Biden. Şu anda ABD Başkanı. O dönem Trump’tı. Trump kim? Trump, Tayyip Erdoğan ile ilgili, ‘Onu ben yönetiyorum. Onu en iyi idare eden kişi benim’ diyen kişiydi. Yani, kendi iktidarları, Trump ile birlikte yol yürüdüğünü hem Recep Tayyip Erdoğan, hem de Trump’ın kendisi ifade ediyordu. Biz, orada nerede geçiyoruz? ‘Muhalefet, demokratik yollarla seçimi almalıdır’ diyor. Bundan CHP ile ilgili nasıl bir bağ kurmuş olabilir? O zaman herhangi bir siyasi görevi olmayan bir kişiydi bu. 7 ay sonra bunu gündeme getirmişsiniz. İlk tepkiyi kim koymuş, Türkiye Cumhuriyeti’nde: Kemal Kılıçdaroğlu. Ne demiş? ‘Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Hiçbir ülkenin, hiçbir egemen gücün Türkiye’ye yaptırım uygulamaya hakkı yoktur, hukuku da yoktur.’ Neden 7 ay beklediniz? Ve şimdi ben soruyorum, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Grup Başkanvekili olarak: 4 yıldan beri bununla ilgili neden sesini çıkartmadın? Seçimlere bir hafta kala, diyorsun ki ‘Bu bir siyasi darbe girişimidir.’ Sunucu soruyor: Öyleyse bu seçimler bir darbe midir, diyor. Yok onu demek istemedim, diyor. Ne demek istediniz? Açık. Siz bu seçimlere gölge düşürmeye çalışıyorsunuz, bu seçimleri provoke etmeye çalışıyorsunuz, sabote etmeye çalışıyorsunuz. 10 gün kala bekleyin, daha neler ortaya çıkacak; diyor.
DÜNYANIN EN BÜYÜK İŞLEMCİ GÜCÜNE SAHİP UYGULAMASI İLE ANLAŞTIK: Aynı Ünal Çeviköz olayında olduğu gibi. DeepFake olayıyla kalkıp da siz; bizim yapmadığımız konuşmaları gerçekten söylemiş gibi bir teknoloji ile videolar hazırlayıp da seçim sonucunu provoke etmeye hazırlanıyorsanız, söylüyorum: CHP, seçim güvenliği ile ilgili her türlü tedbiri almıştır. Dünyanın en büyük işlemci gücüne sahip uygulaması ile anlaştık. DeepFake teknoloji ile hazırlanan her bir video ile ilgili raporu, 30 dakika içinde önümüze getirecek. Hangi uygulamayı siz, bir provokasyon aracı olarak indirirseniz, indirin; milletimize biz bunu derhal açıklayacağız.
KANDİL İLE GÖRÜŞÜYORUZ, DİYEN TAYYİP ERDOĞAN’DIR: PKK bir terör örgütüdür. Biz PKK ile masaya oturmadık. Kandil ile Abdullah Öcalan ile görüşen kendileridir. Osman Öcalan’ı kırmızı bültenle aranırken, TRT ekranlarına çıkarıp da oy isteten kendileridir. Habur sınır kapısını açıp da dünyada ilk defa bir devlet, teröristleri elini kolunu sallayarak ülkesine girmesini söyleyen kendileridir. Valilere emir vererek, ‘PKK teröristlerine dokunmayın, onlar istedikleri gibi eylem yapsınlar’ diyenler kendileridir. Onların koydukları bubi tuzakları ile çocuklarımızın ölüme neden olanlar da kendileridir. Onlar CHP’ye böyle şeyleri yakıştıramazlar. Bizle yüz yüze gelsinler. TBMM’de biz her sorunu çözeriz diyen, Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kandil ile görüşüyoruz, diyen Tayyip Erdoğan’dır. Abdullah Öcalan ile görüşüyoruz, görüşmelere ben izin veriyorum diyen Tayyip Erdoğan’dır. Terör örgütü YPG’nin liderini kırmızı halı ile karşılayan Tayyip Erdoğan’dır.
GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİREREK MÜCADELE ETMELİYİZ: Hem Muharrem İnce, hem Sinan Oğan. Demokratik bir seçim var ve adaylar. Çok büyük saygı duyuyoruz. Seçimlerde farklı sesler olacaklar. Yarışacaklar ve kendi görüşlerini ifade edecekler. Ancak bu seçim, kişilerin ve ideolojilerin yarıştığı bir seçim değildir. Bu seçim sistemlerin yarıştığı bir seçimdir. Biz, tek adamın yönettiği ve adı Cumhur İttifakı olan, Türkiye’de 100 yıllık Cumhuriyet hafızasının değil, bir kişinin söylediğinin geçerli olduğu; bakanları milletin seçtiği değil, tek bir kişinin seçtiği bir sistemi mi talep ediyoruz? Yoksa özgürlükten, demokrasiden, laiklikten, hukuktan, adaletten yana bir parlamenter sistemi mi talep ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Sistemi; yoksulluk, açlık, sefalet mi getirdi? Yoksa bu sistem bir avuç insanın zenginleşmesine mi neden oldu? Buna bakmak lazım. Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a… Biz kesinlikle sizle yarışmıyoruz. Aslında sizin de bizimle beraber söyledikleriniz farklı şeyler değil. Bu sistem doğru bir sistem değildir. O zaman bu sisteme karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Güçlerimizi birleştirerek mücadele etmeliyiz. Biz kimin ne kadar oy aldığına bakmıyoruz. Her çeşit görüşü temsil eden siyasi partilerin seçimlerden temsil edilmesinden yanayız. En doğrusu budur, demiyoruz. CHP’nin bakış açısı ile başkalarını yarıştırmıyoruz. Bu ülkede yaşayan insanların temsil edilme hakları ellerinden alınmıştır, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile… Bunu ortadan kaldırıp, birlikte; artık demokratik bir seçimin yapılabileceği parlamenter sistemi birlikte inşa edelim, diyoruz. Milletin her sesinin Meclis’te yankılanmasını istiyoruz.”
İYİ Parti, “Türkiye ürettikçe kalkınacak; emekçiler tarih yazacak” mesajıyla yeni bir video yayınladı.